Teknolojik gelişmeler hayatın her alanında varlığını sürdürürken, başlıca amaç hayatı kolaylaştırmak, iletişimi kuvvetlendirmek, zaman ve pratiklik kazanmak gibi sebepler oluyor. Ancak bu yüksek teknolojik ürünler için henüz çözümlenemeyen ve birtakım tehlikeli sonuçlar doğurabilen durumlar da mevcut bulunuyor. Kullanılan dizüstü bilgisayarlar, telefonlar ve tabletlerde yaygın olarak kullanılan Lityum-iyon bataryalar da bunların başında geliyor.
Lityum-iyon bataryaların kullanıldığı ürünler olan bilgisayar, tablet ve telefonların hepsi şarj edilebilen ürünlerdir. Sıkça kullanılmalarından ötürü de şarj sorunu birçok mobil üründe olduğu gibi, bu ürünlerin de başta gelen can sıkıcı sorunlarından biri oluyor. Çünkü bu bataryalar, bahsedilen elektronik aletlerin prize takılı olmadan saatlerce kullanılabilmesini sağlıyor ancak, insanlar iletişimlerine ya da yürüttükleri işlerine son vermek istemediklerinde şarjı azalan aletleri prize takarak yine saatlerce kullanıma devam ediyor. Bu durum son derece normal bir hale gelmiş ve bilgisayar, tablet ya da bilgisayarların fazlaca ısınması bir sorun teşkil etmiyor gibi gözüküyor. Ancak özellikle de gece şarja takılıp sabaha kadar dolmasına rağmen prize takılı kalan bu ürünlerin aşırı ısınması kaçınılmaz oluyor.
İşte Lityum-iyon bataryalar, her ne kadar en iyi teknolojinin kullanıldığı yapıya sahip olsa da, fazla ısınma karşısında bir anda çaresiz kalabiliyor ve bu durum ölümcül sonuçlara yol açabiliyor. Bugüne kadar haberlerde de sıkça rastlanan prizde kalan telefonların patlamasının ve birçok insanın hayatına mal olması, Lityum-iyon bataryaların ısınmaya karşı direnci olmaması ve insanların prizde kullanımına aldırış etmemelerinden kaynaklanıyor. Bunun karşısında Stanford Üniversitesi Lityum-iyon bataryalar yerine yeni bir batarya geliştirmeyi başardı ve ürünlerin şarjda ısınma riskinin ortadan kaldırılmasını sağlıyor.
Günümüzün en popüler gelişmelerinden biri olan nano teknoloji sayesinde, bataryalara yerleştirilmiş bir sıcaklık sensörü bulunuyor. Bu sensör, bataryanın ısınmasını kolayca takip ediyor ve ısı miktarı riskli düzeye çıktığında batarya gücü anında kesiliyor. Batarya güç vermeyi kestikten sonra, kısa sürede normal ısı düzeyine geliyor ve sensör yeniden aktif hale gelerek, güç almaya devam ediyor. Kullanıcılar dilerse, belirlenmiş alt ve üst limitleri kendileri belirleyebiliyor ancak bu durum profesyonel kullanıcılar haricinde riskin hala sürmesine yol açabiliyor. Aynı zamanda bu yeni batarya sistemi, günümüzde kullanılan elektronik cihazlara da uyum sağlayabiliyor.
Stanford Üniversitesi’nin çalışmalarına göre, bu yeni nesil bataryalar henüz test sürecini aşabilmiş değil. Bu nedenle muhtemelen 2016 yılı içerisinde kullanımına başlanamayacak ancak, piyasaya sunulduğu, patlama riskini ortadan kaldıracağı için büyük bir ilgi toplaması bekleniyor.